BEYİN ÇARPITIR ve YANILTIR
Sağ ve Sol Beynimiz
Beynin sağ ve sol olarak ikiye bölündüğü bir zamandır biliniyordu. Beynin sol yanı hasara uğrarsa bedenin sol yanının felç olmaya eğilimli olduğu ve benzeri şekilde, beynin sağ yanı hasara uğrarsa bedenin sol yanının felç olmaya eğilimli olduğu biliniyordu. Bir başka deyişle; beynin bir yanı bedenin diğer yanını kontrol ediyor.
Kaliforniya Üniversitesi ‘nden Profesör Ornstein ‘ın yeni araştırması beynin her bir yanı tarafından ele alınan faaliyetleri daha çok aydınlatmıştır.
Beynin iki yarısının biyolojik olarak benzeştiğinin ve ikiye bölünmüş bir beyin değil de, uyum içerisinde çalışan iki beyin olarak düşünülmesinin daha gerçekçi olabileceği bilinciyle yola çıkan Profesör Ornstein, her bir beynin, değişik fiziksel faaliyetlere ilaveten değişik fiziksel faaliyetleri ele alıp almadığını bulmaya karar verdi.
Öğrencilerinin bazılarına beyin dalgalarını ölçen özel başlıklar taktı ve değişik zihinsel işlevler yapmalarını istedi. Sayı listelerini toplamalarını, resmi mektup ve hikayeler yazmalarını, renkli blokları düzenlemelerini, mantıkla irdelemelerini ve “hayal kurmalarını” istedi. Bu faaliyetler esnasında Prof.Ornstein deneklerin beyinlerinin iki yarısından gelen dalgaları ölçüyordu.
Bulguları hem şaşırtıcı hem önemliydi. Genelde sol beyin aşağıda belirtilen etkinlikeri ele almakta:
- matematik
- dil
- mantık
- irdelemek
- yazmak
- ve diğer benzeri faaliyetler
ve beynin sağ yanı çok farklı etkinlikleri ele almakta.
- hayal gücü
- renk
- müzik
- ahenk
- hayal kurmak
- ve diğer benzeri faaliyetler
Ornstein daha ziyade beyinlerinin bir yanını kullanmak üzere eğitilmiş olan insanların, hem genel durumlarda, hem de özellikle diğer yanı ile ilgili faaliyetlere belirli bir gereksinim duylduğu özel durumlarda, diğer yanı bu oranda kullanmadıklarını keşfetti.
Daha da önemlisi, Ornsteini iki beyinden “zayıf” olanı, daha kuvvetli olan taraf ile işbirliği içerisinde çalışmaya uyarıldığı ve teşvik edildiği zaman, sonuçta genel yetenek ve etkide büyük artış olduğunu buldu.
Bu artışlar, Ornstein ‘ın umduğundan daha büyüktü: zayıf tarafı kuvvetli tarafla birlikte çalışmaya teşviik ettiği zaman, şöyle bir artış bekliyordu: 1 yan + 1 yan = iki misli etkili performans. Gerçek sonuç beynin bazen standart matematikten farklı çalışabildiğini gösterdi. Çünkü bir yan diğer yanla “toplandığı zaman, çoğunlukla beş ila on misli daha etkili bir sonuca ulaşılıyordu.
Batıda eğitilmiş olan bizler için Ornstein ‘ın bulgularının özel önemi vardır çünkü çoğumuz üç ana konuda eğitildik: okumak, yazmak ve aritmetik – sol beyin, sol beyin, sol beyin. Sanata ve müziğe yeteneği olan, elleriyle maharetli, biraz da hayalc, olan öğrenci, geleneksel olarak akılsız, aptal, üniversiteye uygun olmayan ve kalın kafalı olarak değerlendirilmiştir. Şimdi tüm kanıtlar bunun bir yanılgı olduğu ve daha yaratıcı ve sanatkar insanın, daha akademik olan insan kadar “zeki” olduğu doğrultusundadır.
Sanatçı ve Bilim adamı olduğu kabul edilen insanlar üzerindeki araştırmalar bu çalışmaları desteklemiştir. Örneğin, çoğunlukla zamanının en büyük bilim adamı olduğu kabul edilen Einstein sadece beyni sayılarla ve formüllerle dolu olan bir matematik fizikçisi değildi.
Okulda matematikten kaldığını ve hayal kurduğu için neredeyse üniversiteden atıldığını kayıtlar göstermektedir. Einstein kendi anlatımına göre, görecelik teorisini masasında otururken değil, yazın bir tepede yatarken bulmuş.
Yarı kapalı gözlerle yukarı baktığında, güneş kirpiklerinden içeri süzüldü ve binlerce ufacık güneş ışını halinde dağıldı. Einstein güneş ışınlarından birinin üzerine binebilseydi nasıl olacağını merak etti ve hayalinde evrende bir yolculuğa çıktı. Hayal gücü onu öyle bir yere götürdü ki, okulda öğrendiği fizik ona orada olmaması gerektiğini söylüyordu. Bu konuda endişelendi ve kara tahtasına geri döndü, hayal gücünün okul eğitiminden daha doğru olduğuna inanarak, beyninin ona söylediği gerçekleri açıklayacak yeni bir matematik üzerinde çalıştı. Geriye baktığımızda görebiliyoruz ki aslında beyninin her iki yanını da olağanüstü ölçüde kullanmıştı. Beyninin sağ yanı o güzel hayali yolculuğu üretmişti. Beyninin sol yanı yeni bir fizik ve matematik geliştirmek ve yarattığı imgeyi resmi bir çerçeveye oturtmak için kullanılmıştı. Bu birliktelik insanoğluna tüm zamanların en önemli teorilerinden birini sağlamıştı.
Benzeri şekilde, büyük ressamlarla ilgili araştırmalar onların sadece tuale renkleri kondurmaktan mutlu kimseler olmadıklarını göstermiştir. Klee, Sezan, Picasso gibi ünlü ressamların not defterleri üzerinde yapılan araştırmalar, onların yapmaya çalıştığı şeylerin tariflerinin olağanüstü matematiksel ve geometrik olduğunu, renk, şekil ve çizgiyle kurmaya çalıştıkları belirli ilişkileri çok ince ayrıntıları ile özetlediklerini göstermiştir. Araştırmalar tekrar tekrar gösteriyor ki büyük zekalar ya “sanatkar” ya “bilimsel” olarak yanlışlıkla etiketlenmiştir. Oysa gerçekte her ikisiydiler.
Belkide bunun en iyi örneği çoğu kişi tarafından tüm zamanların en büyük beyinlerinden biri olarak kabul edilen kişidir; Leonardo da Vinci. Leonardo ‘nun tarihin en komple adamı olarak ünü, matemetik, dil, mantık ve irdeleme yeteneklerinin olağanüstü olduğu kadar hayal gücü, renk, ahenk ve şekli kullanma kabiliyetlerinde de olağanüstü oluşuna bağlıdır.
Ornstein ‘ın çalışmalarından çıkarılacak en akıllıca sonuç her birimizin potansiyel olarak olağanüstü bilimsel ve olağanüstü sanatkar oluşudur. Eğer şimdi tek tarafa meyilli görünüyorsak, bu doğuştan yeteneksiz olduğumuzdan değil, sadece beynimizin bir yanına gelişmek için diğer yanına tanınmış olanakların verilmemiş olmasındandır.
Alınıtıdır.