Gerçek X Olanaksız
Bacakları onu taşıyabilir miydi? Hayır. Yatırıldığı yerde sağına ya da soluna dahi dönemiyordu. Ellerini gözlerinin hizasına kaldırabiliyor ve görebiliyordu ama acıktığında birilerinin ona yemek getirmesine muhtaçtı. Başkaları ona bakım hizmeti sağlamasa kendi pisliği içinde öylece yatıp kalırdı.
Ne düşündü, nasıl akıl etti bilinmez. Önce kafasını kaldıran kaslarla başladı. Başını kaldırıp etrafını görmeye uğraştı. Başı defalarca geri düşse de yine kaldırdı başını. Derdini anlatamıyordu. Bunu nasıl yapacağını da bilmiyordu ama derdini anlatmak için mimiklerini ve çıkartabildiği anlamsız sesler ile bitmez tükenmez bir çabası vardı. Çaresiz görünüyordu ama çabalamaktan asla vazgeçmedi.
Etrafında yürüyen, ellerini kullanabilen insanları gözlemliyor, onları taklit etmeye çabalıyordu ama kasları, sinirleri onu yatağa ve başkalarının bakımına muhtaç olmaktan kurtaramıyordu. Haftalarını aldı ama sonunda yattığı yerde dönmeye başladı. Ayağa kalkıp, yürümek hayallerinden bile çok uzaktaydı.
Yapabildiği tek şey kendini uykunun kollarına bırakabilmekti. Çevresinde olan bitene aldırmaksızın dünya ile ilişkisini kesip uykunun içinde huzur bulabiliyordu. Korkarak uyandığı zamanlarda yeniden dalabiliyordu. Bazı geceler sabaha kadar ağladığı oluyordu. Bütün bunlara rağmen titrek olsa da yüz üstü dönüp kollarının üstünde başını yattığı yerden kaldırmayı başardığı gün geldikten sonra daha da azimli daha da kararlı idi.
Oturmaya, kaldırılmak için yardım istemeye başlamasını sürünerek de olsa ilerlemesini hep başladığı yere geri getirilerek yatırılması takip etti defalarca. Vaz geçmedi. Sessizce çabalarına devam etti. Ağladı. Bağırdı. Yine de bir gün bacakları titrese de elleri ile bir yerlere ( neresi olursa olsun ) tutunarak ayağa kalktığında geçmiş günlerin başarısızlıkları yerine bir sonraki hamlesinin coşkusuna odaklandı.
Bütün bunların üstünden bir yıl geçtiğinde artık kalkabiliyor, yürüyebiliyor konuşulan dili anlayabiliyor tam olmasa da derdinin çoğunu anlatabiliyordu. Henüz özgür değildi. İstediği yere gitmesi ya da herhangi başka bir şeyi yapmakta kısıtlanıyordu.
Ağladı belki, denemekten hiç vaz geçmedi. Ceza aldı. Fiziksel, kişisel özgürlükleri çok sınırlıydı ama o devam etti.
Bu gün artık elleri ve ayakları tüm gücünü kazanmış durumda. Konuşulan dili anlayabiliyor, konuşabiliyor, okuyabiliyor ve yazabiliyor.
O bebek sendin. Büyüdün. Geliştin. Bugün tek sınırın kendi düşüncelerin, fikirlerin ve inançların. Öylesine çaresizlik içinde bile her gün azimle uyandığında yapabildiklerin şu an yapamıyorum, yapamam dediklerinden çok daha zordu.
Arzuladığın hayatı yaşamak için neyi bekliyorsun? Olanaksız dediklerini dahi çok daha güçsüz iken yapabilmiş birisin sen. Arzuladıkların için harekete geçmektense karşılaştığın ve karşılaşacağın engelleri düşünerek seni özgürlüğünden alıkoyanlara boyun mu eğeceksin?
Haydi! Kaldır başını. Kalk ayağa. Söyle istediğini. İstediklerini sen yapabilirsin artık. Azar azar belki. Haftalarca, aylarca ve hatta yıllarca sürebilir.
Küçücük, zayıf, çaresiz ve muhtaç bir bebek iken dahi bundan çok daha kararlı, çok daha azimli ve yılmazdın.
Ne değişti? Sen istediğin her şeyi değiştirebilirsin. Değil mi?