İlişkiler Neden Bitiyor?
Aşağıdaki 3 olgudan hangisi eksik olduğunda birileri ayrılmaya karar veriyor ve aynı zamanda diğerlerini ayrılma kararı verdikleri insan için hissetmeye devam ediyorlar. Belki de geri kalan hayatlarının tamamında…
- Cesaret
- Gerçek aşk
- İyi bir dost ve sevgili
Bir çok danışanımdan sorunlu süren ya da bitmiş ilişkilerin ayrıntılarını dinliyorum. Kimi sorunlara rağmen ilişkisini sürdürmeye özen gösterirken diğer yandan kendi sorunları için dışarıdan yardım istiyor. Kimi kızgın ya da öfkeli bitirebilmek için destek arıyor. Kimi yeni bir ilişki kurmayacağından korkuyor. Kimi böyle birini bulamayacağından emin gibi görünüyor. Kimi kimsenin onu artık sevmeyeceğine inanıyor. Kimi yaşlandığına, kimi ise artık çok yorulduğuna karar vermiş oluyor. Daha binlerce farklı yaklaşım ve söylem tarzı ile anlatıyor yaşadıklarının ona göre olan halini. Kimi ise ayrıldığı sevgilinin geri dönmesini isterken, kimi beni geri istiyor ne yapmalıyım diyor.
Bu ilişkiler neden bitiyor? Bir insan neden harika bir ilişkiyi, gerçek aşkı, hakiki dostu ve aşık olduğu sevgiliyi bırakır?
- Kişinin Cesaret Eksikliği.
Bazıları gerçekten sevileceklerine inanmazlar özellikle de her koşulda. İlişkide oldukları kişilerin onları belli sebeplerden tercih ettiğine ve bu sebepler olmazsa sevilmeyeceklerine ikna olmuşlardır. İçinde bulundukları ilişkinin dinamikleri ve sebepleri hakkında korkuya dayalı bir senaryo yaratırlar. Sevdiklerini üzeceklerini, hayal kırıklığına uğratacakları, bundan utanç duyacaklarını ve toparlayamayacaklarını düşünürler. Bu sebeple de yol yakınken, iki taraf içinde çok geç olmadan en doğru olanı yaptıklarını düşünerek bitirirler ilişkilerini.
- Dış Etkenler
Başkaları, ebeveynler, arkadaşlar ve toplum içinde herkesin bir fikri vardır. Bazan kendimiz için en doğru olanın ne olduğunu en iy kendimizin belirleyeceği fikri yerine başkalarının fikirlerine kulak vermeye ve onların doğru düşündüklerini kabul etmeye karar veririz. Konu aşk ilişkisi olduğunda çok nadiren öyledir ve özel ilişkisini bitiren kişinin pişmanlık duymasına sebep olur.
- Çocukluk
Bazılarımız da çocukluğumuzda sevgi ve sevgiliye ilişkin çok ciddi kararlar alırız. Kimimiz ilişkilerinde mutsuz olduğu için yalnız yaşayan anne ya da baba tarafından büyütüldüğümüz, kimimiz daima sorunlarla kaynayan ilişkiler içinde çocukluk yıllarımızı geçirdiğimiz veya yetişkinleri izleyip, onların yaşadıklarını yaşamamak için yaparız bunu.
- Risk
Çoğunlukla bir kayıp söz konusudur. Bu bir fikir, oturulacak ev, iş ya da gelir ve hatta bazan eski ilişkiden kaynaklanan korkudur. Bu da bizi yine ilk sebebe götürür. Yeterince cesaret olmayışı. Ya gerçek sevgiyi hak ettiğimize ya da bu ilişkiyi sürdürebileceğimize inanmayız.
Bu dördünü idrak edebilmek sağlam farkındalık gerektirir.
Yaşam filmlerdeki gibi değil ve insanlar kararlarını sevgi dışındaki her şeyi dikkate alarak veriyorlar. Sebep bu yukarıdaki dördünden biri ise kişi duygularına göre karar vermiyor demektir. Genellikle de çok daha kolay olduğunu varsaydıkları uzun süreli ilişkilere girerler. Daha korumadadırlar. Riskler yoktur hatta sözde çok daha iyi ilişkileri seçerler ki böylelikle bu dördü ile uğraşmak zorunda kalmasınlar.
Bu insanlar yetiniyorlarlar.
İlişkilerinde cesaret gerektiren tehlikeleri göze alamayan insanlar ellerindeki ile yetinirler ve bir çokları da onları haklı bulup, destekler.
Kimi eski ilişkisine geri dönme ve bir şans verme cesaretini gösterir. Eğer göze alınanlar yerine kurulan hayaller var ise hemen hepsi belaya dönüşür ve kaçınılmaz ayrılık yeniden yaşanır.
Ya da taraflar yeni bir bakış ve yaklaşım yakalayarak gelir geçmişten. Olgunlaşmış ve paylaşımın gereklerine hazır bireyler olmuşlardır. Belki daha çok güven ve belki geçmişte neyin eksik olduğunu kavramışlık vardır.
Sevgiye odaklan. Cesaret. İçinde olabilirsin, geçmişte yaşamışsındır ya da gelecek için umutların var ise korkularına rağmen cesaret göster. Ne olursa olsun risk al. Yaşamın içinde yapmak istediklerini yapanların değil yapmayanların pişmanlıkları olduğunu hem herkes söylüyor hem de sen de aslında biliyorsun. Korkular kafamızın içinde. Yüreğimizdekilere kulak vermediğimizde kendi gerçekliğimizi vaad eden deneyimi kaçırıyoruz.
Başkalarının fikirlerine göre süslemek ya da kötülemek ile zaman harcama. Neyin doğru, neyin yanlış olduğuna kafa yorma. Kalbine odaklan. Ne diyor?
Eğer şu anki ilişkin sorun ise; ilişkinde nelere takılıyorsun ve neden? Yaşamında neler eksik? Kendi ihtiyaçlarını kendin nasıl karşılarsın?
Bir zamanlar harika giden bir ilişkiyi yeniden değerlendirirsek, kendimizi de değerlendirme fırsatı yakalarız. Yeni bir bakış açısı ile bakabilmeyi ve nereye götürürse götürsün kalbimizin dediğini dinleme cesareti diliyorum hepimize.