Sohbette Hipnoz
Hipnoz diye bir şeyin olmadığını biliyor muydunuz? Bilimsel olarak kanıtlanmıştır. İnsanlar, mesela o kadar kaskatı olurlar ki onları iki sandalye arasında dengeleyebilirsiniz ve hatta üstlerine oturabilirsiniz bile. Bunda olağan dışı bir şey yok ki.
Sohbet ile hipnoz diye de bir şey yok. Nasıl yani? Diyebilirsiniz.
Amerikan hipnozunun babası sayılan, büyük hipnoz ustası Milton Erickson yanıp sönen ışıklar ya da köstekli saat kullanmadı sadece konuşuyordu. Tıbbi yaklaşımın suiistimali ile ilgili hakkında bir soruşturma açıldığında ( yaptığı şey var olmayan hipnozu kullanmaktı ) soruşturmayı yürüten doktorlar suiistimale rastlanmadığına karar verdikleri soruşturma sonrasında biraz ağırlık hissediyorlardı ama bu da kolaylıkla öğlen yemeğini fazla kaçırmış olmakla açıklanabilirdi.
Seminerlerimde hipnozun farklı yaklaşımlarını ele alıyoruz. Burada sohbet ile hipnoza biraz daha yakından bakalım.
Bir düşünceye takılıp kaldığınız oldu mu hiç? Ne yapacağınızı ya da nasıl bir çözüm üreteceğinizi bulamadığınız zamanlardan söz ediyoruz. Yanıtı bir türlü bulamadığınız zamanlardan.
Yine de emin olabilirsiniz ki sonradan bir cevap ya da bir çözüm sanki mucize olmuş gibi aklınıza geliverir.
Bir sorun olduğunda çözümü buluvermenizde esrarengiz bir yan yoktur aslında.
Sürece bir göz atalım ve bu yöntemin her seferinde neden işe yaradığını görelim.
Eğer anlayış gösterir ve bir sorun olduğuna ya da bir konunun sorun olarak algılanıldığına kabul gösterirsek. Hak verirsek. Sorunun bir çözümünün kesinlikle olmadığı ve yapılacak hiç bir şey olmadığı konusunda hem fikir olabiliriz. Tabii bu da bir yaklaşım tarzıdır. ( Arzulanan direnci yaratabilir.)
Sonra bir gerçekten söz edebiliriz. Kesinlikle ama yüzde yüz bir kesinlikle birazdan bir çözüm bulmayacağından emin olamazsın. Çok kısa bir süre sonra bir çözüm ya da bir yanıt bulamayabilirsin ama bundan kesinlikle şüphe götürmez şekilde emin olabilir misin?
Böylece sabit fikir çıkmazından bir çıkış olasılığı belirmiştir. Tek düşünceden özgürdür artık zihin. Artık bir değişim olasılığı düşünülebilir olmuştur. Bu sayede sorunu düşünmekten başka bir şey yapmayan zihin olasılıklara açıktır. Aynı anda iki farklı şey düşünemeyen zihin olasılıklara açıldığından yanıt ya da çözüm görünebilir olabilecektir.
Aksi taktirde, bu aşamada, telkin kullanılabilir. Zihin artık olasılıkları düşünmektedir. Yeni bilgilere açıktır. “Hımm! Neden bilmiyorum ama sanki daha şimdiden çözüm konusunda kendine daha çok güvenmeye başlamış gibi görünüyorsun” denilebilir.
Bunun farklı bir uygulamasına göz atalım.
Her yerimin ağrıdığı ve kendimi çok kötü hissederek kalktığım sabahlarda kendime; “Berbat hissediyorsun. Değil mi?” derim. Ve böylelikle uyum, anlayış gösterilmiştir. Sonra; ” Belki şu anda değil ama birazdan belki de çok kısa bir süre içinde kendini çok iyi hissetmeyeceğinden emin olabilir misin?”
Bu düşünceye yönelen zihnim artık ne kadar kötü hissettiğim düşüncesinden özgürdür. “Haahh! Şimdiden azıcık olsa da iyi hissetmeye başladım bile” derim. ” Bu yöntem her seferinde işe yarıyor” dediğimde berbat hissetmekten, yaşamın içinde akmaya hazır hale gelmiş olurum.
Nasıl olduğunu anlatabildiğimi umuyorum. Nasıl kendime zihin oyunu yaptığımı bilmeme rağmen hatta bunu yapacağımı anlatarak seminerlerde kullanmama rağmen göstere, göstere uygulama yapmama rağmen – her seferinde – kesinlikle etkili bir yöntem çünkü zihnin çalışma ilkeleri dahilinde kullanılan bir yaklaşım.
Bazılarınız aşamalarını da yazmak istersiniz. Biliyorum.
UYUM
AKIL KARIŞTIRMA
TELKİN
Bu yöntemi tabii ki kullanabilirsiniz yalnız aklınızda bulunmasına çok dikkat etmenizi istediğim ve her fırsatta hatırlattığım evrensel kanunu yine hatırlatayım. Bir insana onun yararına olmayan bir şey telkin ettiğinizde kendinizi de aynı etkiye açmış olursunuz. Yani evrene ne gönderirseniz en az kırk katı ile size geri döner.
Bu yöntemi kendi yararınıza nasıl kullanabileceğinizi düşünün ve lütfen benimle de paylaşın.
Çok azınız geri bildirimde bulunuyor. Biliyor muydunuz?